ben duvar

kırılan bütün pencerelerin kesiklerini biliyorum.
kapılara çarpan sesleri, gözlerine inen halkaları, suda sessizce ilerleyen yüzleri biliyorum. 
dökülen sıvaları, onlara kırgın bakan yalnızları, durmadan devam eden yolları biliyorum. 
kapı eşiklerinde duran tüm gitmeleri, sızlayarak unutan bütün kalpleri biliyorum.

ben duvar, düşümde gördüm üzerime inen kayalıkları.
usulca yürüyen her şeye durarak eşlik ettim.
hıçkırıkları duydum, gözlerin ıslaklığını üzerimde kuruttum, renkten renge bürünürken üzerimde kalan yumruk izlerini bıraktım.

ben duvar, teslim olanların adına yeniliyorum.
çevrelediğim yalnızlıklara birer birer isim veriyor, raflara kaldırılan bütün kutuların üzerini tozlandırıyorum. hatırlanmasın diye, bir hatıra kutudan kurtulmaya çalışmasın diye, bir koku dışarı çıkmaya kalkmasın diye genişlemiyorum.

ben duvar,
yumrukları büyüttükçe büyütüyorum, bir el üzerime değdiğinde ellerimmiş gibi hissetmekten kurtulduğum an olan tüm sertliğimi gösteriyorum, can sıkıyor ve can acıtıyorum, tüm yağmurların soğuğuyla ısınıyorum.

ben duvar,
kusurlu bir şekilde bırakılan ellerin ardından, bırakılan eller de kendilerini buraya bırakırlar. ceplerinizde duran bütün fotoğraflardan haberim var.

ben duvar,
acının yeşil limonlardan daha kuvvetli olduğunu biliyorum.

ben duvar,
güzün başlangıcında toplanan tüm yaprakların çatırtılarını duyuyorum.

ben duvar,
üzerime yaslanan ağacı, acıyla yaslanan bir sırt kadar diri tutuyorum.

ben duvar,
ellerinizin titreyişini, yumruklarınızın birbirine geçişini hissediyorum.

ben duvar,
karanlık bir odada, bir yalnızın yanındayken, o yalnızdan daha karanlık değilim.

ben duvar,
ulaşılmadık şehirlerin hep karşı tarafında oturuyorum.


ben duvar,
gözlerinizi diktiğinizde alnınızın altında duranlardan haberim var.

ben duvar,
yutkunulamayan tüm telefon konuşmalarını ayakta tutuyorum.

ben duvar,
ve
bir odada
oldukça
yalnızım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kalmasını tercih ettiğim her şeyden gitmesini istemek